18 Ocak 2011 Salı

Cerkez Oset: Aşk Öldürür !‏

Siz hiç aşık oldunuz mu ?
Gözlerine baktığınızda koptumu içinizde en sert fırtınalar,
Bir öpücük,bir sarılma size dünyanın en değerli hazinesinden daha büyük mutluluk verdi mi ?
Elleriniz uyuşup,Kalp atışlarınız bazen kaybolup bazen yerinden çıkacak bir hale geldi mi ?
Peki ya üşürken yandınız mı kar soğuğunun yaktığı gibi.
Evet tüm bunları hissetmiş olabilirsiniz ancak az sonra yazdıklarımı okuduktan sonra şunu diyebilirsiniz.Ben aşık olmamışım…
Aşk’ı daha çocukluğumda önce öğretmenime sonra sınıf başkanına aşık olduğumu sandığım zamanlarda tanımıştım.
Platonikti ne kadar mutlu etse de bir o kadar can acıtan yanları vardı.
Derken zaman ilerliyordu.Aşk veya sevgi kavramı artık maddeninde etkisine katılıyordu.El ele tutuşmak el ele yürümek çok büyük anlamlar taşıyordu,zaman ilerliyordu ve üniversite yıllarına geldiğimizde aşk çok daha farklıydı, evlilik hayalleri bir ömür yaşamak hayalleri sarıyordu etrafını.
Gözlerini kapattığında onu görüyordun, adını duyduğunda televizyonda mutlu oluyordun.
Zaman ilerliyordu ve aşk artık hem bedende, hem sözde hemde maddede yaşanıyordu.Çiçeklere ya da değerli taşlardan oluşan takılara yükleniyordu aşkın büyüklük seviyesi.
Oysa ben Aşk’ı anladığımda Aşk’ın bunların hepsinden ötede olduğunu ve onun ulaşılmazlığının aslında bir o kadar da ulaşılabilir olduğunu gördüğümde her şey çok daha farklıydı.
Aşk’ı hep yanlış yorumladığımızı düşünürdüm ve zaman içinde tasavvuftaki Aşk’ı duyduğumda ön yargı ile İlahi Aşk’ın insani aşktan farklı olduğunu düşünmüştüm.
Tüm yaşantım boyunca Aşk olduğunu sandığım duyguları, yaşadıklarımı, hissettiklerimi not aldım eskiden yazdığım şiirlere bakarak değerlendirdim.
Çevremdeki aşık olduğunu söyleyen insanların duygularını düşüncelerini ve aşk olduğunu söyledikleri ilişkileri de not alıp değerlendirdim.
Aşk olduğunu sandığım her şeyin Aşk’ı taddığımda sahte olduğunu,Nefs-i olduğunu gördüm…
Aşk çok daha ötedeydi, Nefsten, maddeden, manadan çok daha ötedeydi bu yüzden Mevlana’ dan Yunus’ a o derin sevgi anlaşılamamıştı.Hep onların İlahi Aşk’ı göze gelmişti oysa Aşk’a gittikleri yol gözden kaçmıştı.
Aşk’a giden yol çok çetindi.
Önce Yüreğinde Hissettiğin, içini alt üst eden, içinde fırtınalar koparan,seni senden alan bütünlüğün anahtarını bulacaktın.
Bulduğun anahtarı sen seviyorsun diye sen hoşlanıyorsun diye değil, Onun içindeki sevgiyi hissedip onun içindeki sevginin sana kattığı gücü görüp onun sevgisiyle bütünleştirip sevgini,BÜTÜN olup atacaksın temelleri.
Yüzünün güzelliği yada çirkinliği olmayacak,Bir yüzü olmayacak,Bir saç rengi olmayacak,Bir ten rengi bir etnik ırkı olmayacak.
İyi ya da kötü huyları olmayacak, her şeyiyle sen kendin o sen olacak, bunu sen sağlayacaksın.Güzel bakışların sonsuz sevgiyle açtığın kalbin bunu yapacak ama sen bunu yaparken sadece tek bir duyguyla yaşayacaksın.Baktığın ve gördüğün her yerde O’nu görecek onu sevecek ve onun en sevgililerinden biri olmak için Bütünlüğünü sağlayan olacaksın.
Aşk’ta ikilik yoktur.İki kişisindir ama birsindir, İki ayrı duygu yaşanır ama bir merkezde toplanır aynı okyanusa akan iki dere gibisindir birinde farklı balıklar yetişir diğerinde farklı ama sonuçta ulaştıkları yer bütündür ve bütüne ulaşınca zayıflık ve ecazet yoktur….
Aşk İstemekle başlar, Dualarınla, İstek arzunla, Açlığınla seni bulur.Öylesi bir açlık oluşmalıdır ki sende susuz kalmak gibidir.Onsuz yaşayamamak gibidir, Deniz kıyısında kalıp deniz suyunu içtiğinde daha da su içme isteğinin artması gibidir.O içtiğin su sonunda seni öldürür.İşte aşk’ta da böyledir, O aşka duyduğun susuzluk suyla buluştuğunda doyumsuzluğa götürür ve doymadıkça daha fazlası daha fazlasını istersin ancak ölen sadece nefs-i duygularındır.Teslimiyetin başlamıştır.
Aşk’ta Teslimiyet vardır aynen tasavvufun 4. kapısından geçmek gibidir.Her şeyin ondan geldiğini bilip mutlu olmak vardır ve o öyle bir kapıdır ki o kapıdan sonra artık her şey çok daha anlamlıdır.
Yunusun suyun sesinde onun sesini duyması gibi sende her şeyde duyarsın artık onun sesini.Uzaklığın ya da yakınlığında bile hissedersin dokunuşlarını, hissedişlerini, özlemin asla durmaz ve özlemin içinde büyür büyür büyür.O özlem büyüdükçe gördüklerin çok daha ötelerdedir.Beynin, hayal gücünün sınırlarını zorlarcasına güçlü algılar, enerji tahmin edemeyeceğinden çok daha fazla güçlenir ve bütününe kavuştuğunda enerjin artık tüm Evreni sarıp sarmalar…
Aşk’ta Yaşam vardır.
Aşk’ı taddığında yaşadığını bilirsin.İlk defa dünyaya gelmiş gibi hissedersin kendini, her şey daha tatlıdır, anlam veremediğin seviyede mutlulukların vardır ve o mutluluklar sadece bütününü hissettikçe açığa çıkmaktadır.O hissedişler yükseldikçe anlam ve mana da daha derinleşmekte ve Alına koyduğun 3. öpücük sembolü gibi artık senin senliğin bitmektedir.
Aşk’ta Ölüm vardır.
Bütün olup yükseldiğinde, hissedişlerin artık çok daha derinleştiğinde, bütünün parçası yoktur ve sen ölmüşsündür.Çünkü artık iki ayrı bedende atmaktadır kalbin ve iki ayrı ruh iki ayrı bedene girip çıkmaktadır.Kalplerin üzerindeki sıcaklık yanardağ madeni gibi sıcaktır.Orada tüm kötülükler yok olmakta ve nefs ölmektedir…
Aşk’ta Sonsuz Güç vardır.
Aşk’ı anlamışsan, bütüne kavuşmuşsan artık ALLAH’ı anlamış ve baktığın her yerde onu ve onun kudretini, onun sevgisini, onun bilgeliğini, onun sana olan aşk’ını hissedersin, görürsün, dokunursun.
Dokunduğun beden değildir, çiçek değildir, su değildir.
Senin sen olmanı sağlayan, seni aşka taşıyan taşıtlardır gördüklerin.Ne kadar derinlemesine bakarsan o kadar derinlerinde Allah adını görürsün…O adı gördükçe, o anda teslim olursun iki bedende bütünleşmiş iki ruhtan oluşan tek parça ile (AŞK’LA).
O zamandan sonra artık zaman yoktur, madde yoktur, nefs yoktur, sen yoktur.Sadece Yaşadığın Aşk.Seni ve senin bütününü yaratıp sana veren Gerçek AŞK vardır.İşte O Allah’tır.
İnsani Aşk’ın senin ilkolulun gibidir.Orada öğrendiklerinle platonik aşkı yaşarsın.
Aşk’ı anlamaya başladığında lise seviyesindesindir ve artık ellerini bırakmak istemezsin.
Bütününe ulaşıp Aşk’la buluştuğunda, büyümüşsündür, öpersin sarılırsın bırakmamacasına.
Olgunlaştığında ise artık bilgeleşmişindir.Aşk tek gerçeğindir, bütünün senin yaşam kaynağın ve Aşk’a giden yola çıkmışsındır artık.
O yolda gidip yolun sonunda ölmek varabileceğin en güzel yerdir.
Aşk’a ulaşmak öldürür, öldürdüğü yerde cennetin kapılarını açtırıp sonsuz mutluluk için diriltir…
Aşk’la Ölmek Dilegiyle.
Aşk’la…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder